Yabancı Alacaklılar İçin Türkiye’de İcra Takibi
Yabancı Alacaklılar İçin Türkiye'de İcra Takibi
Global ekonomiyi etkisi altına alan pandemi sonrası enflasyonu, Rusya Ukrayna savaşı başta olmak üzere diğer jeopolitik riskler ile şiddetini artırmış ve halen devam etmektedir. Dünya genelindeki enflasyonist ortama ilaveten ayrıca kur krizi ile mücadele eden Türkiye’de de mali krizin etkileri daha derinden hissedilmektedir. Bu kriz ithalat ve ihracat faaliyetlerini doğrudan etkilemekte, ciddi ölçüde likidite sıkıntısına sebebiyet vermektedir. Bunun doğal sonuçlarından biri de vadesinde ödenemeyen borç miktarındaki artıştır. Öyle ki, 2023 yılında Türkiye’de icra dairelerine gelen yeni dosya sayısı bir önceki yıla göre %59,4 artarak rekor rakamlara ulaşmıştır [1]. Bu ekonomik olumsuzluklar Türkiye’de ticaret yapan veya yapma niyetinde olan yabancı şirketleri de etkilemektedir. Bu doğrultuda, yabancı alacaklılar için Türkiye’de alacak tahsili için başvurulabilecek hukuki yollar önem arz etmektedir.
Yabancı Alacaklılar Türkiye’de İcra Takibi Nasıl Başlatabilir?
Türkiye’de icra takibi başlatmak için herhangi bir alt sınır bulunmamaktadır. Ancak icra takip masrafları dikkate alındığında, belirli bir tutarın altındaki alacaklar için icra takibi başlatmadan evvel noter aracılığıyla ödeme talebinde bulunulması ve sulh ihtimalin değerlendirilmesi, alacağın daha hızlı ve masrafsız tahsili için önem arz etmektedir. Eş deyişle, alacağın en hızlı ve en masrafsız şekilde tahsili için her bir somut olayın kendine has özelliklerine uygun düşen yöntem seçilmelidir.
Yabancı Alacaklılar İçin Türk Hukuku’nda İcra Takip Türleri
Türk Hukuku’nda (i) ilamsız icra takibi ve (ii) ilamlı icra takibi olmak üzere iki tür icra takibi mevcuttur. Eğer ortada bir borcun ödenmesini emreden kesinleşmiş bir mahkeme kararı bulunuyorsa ilamlı icra takibi; borcun kesinleştiğine dair bir mahkeme kararı bulunmuyorsa ilamsız icra takibi yolu tercih edilmelidir. Eğer alacağı teminat altına alan bir rehin mevcut ise, istisnalar saklı kalmak kaydıyla alacaklının öncelikle rehinin paraya çevrilmesi yoluyla takibe başvurması gereklidir. Önemle belirtmek gerekir ki, yabancı mahkemeler tarafından verilen kararlar, ancak Türkiye’de tenfiz edilmeleri akabinde ilamlı icraya konu olabilmektedir.
İcra Takip Masrafları ile Yabancı Alacaklılara Özel Yabancılık Teminatı Yükümlülüğü ve İstisnası
İlamsız icra takibi başlatacak bir alacaklının, takibi başlatabilmek için alacak miktarının binde beşi oranında peşin harç ödemesi yapması gerekmektedir. İlamlı, yani kesinleşmiş bir mahkeme kararına dayanan icra takiplerinde ise peşin harç ödeme zorunluluğu bulunmamaktadır. Alacak meblağından bağımsız, işbu yazı tarihi itibariyle yaklaşık 450 Türk Lirası (yaklaşık 15 USD) tutarında olan ve her yıl güncellenen sabit harç tutarının ödenmesi yeterlidir.
Buna ilaveten, Türkiye’de yasal süreç başlatmak isteyen yabancı alacaklıların, yabancılık teminatı yatırma yükümlülüğü bulunmaktadır. Türkiye’de icra takibi başlatan veya dava açan yabancı alacaklıların, alacak tutarının ilgili merci tarafından, genellikle alacak miktarının %15 ile %40’ı arasında belirlenen teminat tutarını yatırmaları gerekmektedir. Bununla birlikte, yabancı alacaklının mensubu olduğu ülke ile Türkiye arasında sözleşmesel, kanuni veya fiili karşılıklılık bulunması halinde, yabancı alacaklının teminat yükümlülüğü ortadan kalkar.
Yabancı Alacaklılar İçin Para Alacaklarının Tahsilinde İhtiyati Haciz
Borçlular, alacağın tahsilini engellemek amacıyla mallarını gizleme, kaçırma gibi kötü niyetli girişimlerde bulunabilir. Bu girişimlerin başarılı olması halinde, alacağını tahsil etmek için uzun süre uğraşan bir alacaklının bütün çabası boşa gidecek ve yargılama süreci sonunda haklı çıksa dahi alacağını tahsil edemeyecektir. Bunu engellemek isteyen Kanun Koyucu, belirli şartların varlığı halinde uygulama alanı bulan bir geçici hukuki koruma türü olan ihtiyati haciz kurumunu ihdas etmiştir. Bu kurum sayesinde muaccel ve rehinli olmayan alacaklar hızla güvence altına alınarak, muhtemel olumsuz senaryoların önüne geçilebilecektir. Öz itibariyle, ihtiyati haciz borçlunun alacaklısından mal kaçırması ihtimaline karşı en etkili hukuki tedbirdir.
İhtiyati haczin belirli şartları bulunmaktadır: (i) alacak para alacağı olmalı; (ii) alacak rehinle teminat altına alınmamış olmalı; (iii) alacağın vadesi gelmiş olmalı; (iv) alacağın vadesi gelmediği hallerde ise borçlunun belirli yerleşim adresi bulunmamalı veya borçlu yükümlülüklerinden kurtulmak amacıyla mallarını gizlemek, kaçırmak vb. hileli işlemlerde bulunmalıdır.
İspat noktasında, ihtiyati haciz yargılaması normal yargılamadan ayrılmaktadır. Öyle ki, kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa bir davada tam ispat aranmakta ise de, Kanun Koyucu ihtiyati haciz kurumu özelinde ispat ağırlığını düşürerek, yaklaşık ispatı yeterli görmüştür. Yaklaşık ispatta hâkim, ispat edilmek istenen olayı muhtemel görmelidir. Diğer bir ifadeyle, iddia edilen olayın doğru olma ihtimali, doğru olmama ihtimaline göre ağır basmalıdır [1]. Bu noktada, her somut olayın ayrıntıları ve özel durumları tespit edilerek ihtiyati haciz talebi somut olay uyarınca doğru şekilde delillendirilmeli ve mahkeme yaklaşık ispatın oluştuğuna ikna edilmelidir.
İhtiyati haciz talebinin olumlu sonuçlanması halinde, haczin uygulanabilmesi için mahkemece belirlenecek teminat meblağının yatırılması gerekmektedir. Uygulamada teminat, genel olarak alacak miktarının %15 ile %40’ı arasında belirlenmektedir. Teminat nakden yatırılabileceği gibi mahkemeye teminat tutarında bir banka teminat mektubu sunulması da mümkündür.
Kaynakça
- [1] https://www.ekonomim.com/ekonomik-veriler/icra-sayisi-patladi-bir-yilda-yuzde-594-artis-haberi-721841
- [2] Başözen, Ahmet. “Güncel Yargıtay Kararları Işığında İhtiyati Tedbirlerde ‘Yaklaşık İspat’ ve ‘İhtimal’ Kavramı”. Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C.16, (2014). S.653-694.
#yılmazülker #icratakibi #yabancıalacaklı #alacaktahsili #yayın