Haberler & Yayınlar

blog-post
MAR26

#YılmazÜlker #yabancımahkemekararları #tanımavetenfiz #rusmahkemekararları #yayın

Yabancı Mahkeme Kararlarının Türkiye’de Tanınması & Tenfizi: Rus Mahkeme Kararları Özelinde Bir İnceleme

Tanıma Tenfiz Koşulları

Yabancı mahkeme kararları, kararın tesis edildiği ülke ile Türkiye arasında mahkeme kararlarının tenfizine ilişkin ikili anlaşmalara, bu yönde bir anlaşma bulunmadığı hallerde ise 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun (“MÖHUK”) hükümlerine göre Türkiye’de tenfiz edilebilmektedir. Bir yabancı mahkeme kararının tenfizi için MÖHUK’ta düzenlenen tenfiz şartlarının karşılanması gerekmektedir.

Tenfiz için öncelikle, tenfiz alacaklısının yani lehine bir karar tesis edilmiş olan tarafın, Türkiye’de yetkili ve görevli mahkeme nezdinde dava açması gerekmektedir. Dava kapsamında Türk mahkemelerinin yapacağı inceleme MÖHUK’ta düzenlenen tenfiz şartlarının sağlanıp sağlanmadığını ile sınırlıdır. Kural olarak, karara konu uyuşmazlığın esasına yönelik bir inceleme yapılmamaktadır. Tenfiz şartları ise aşağıdaki gibidir:

  1. Tenfiz için en temel şart mütekabiliyettir (karşılıklılık). Bu şartın sağlanması için Türkiye ile kararın verildiği yabancı ülke arasında mahkeme kararlarının tenfizine dair ikili bir anlaşma veya o ülkede Türk mahkeme kararlarının tenfizine imkân veren bir kanun hükmünün veya fiili uygulamanın bulunması gerekir. Fiili uygulama, yani fiili karşılıklılık ile kastedilen, ülkeler arasında tenfize yönelik bir anlaşma veya buna cevaz veren bir kanuni düzenleme olmamasına rağmen, bir ülkenin diğer ülkede verilen mahkeme kararını tenfiz etmesi, bu yönde yargı kararlarının mevcut olmasıdır.
  2. Yabancı mahkeme kararı, Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine giren bir konuda verilmemiş olmalıdır. İlaveten, yabancı mahkeme kararı, dava konusu veya taraflar bakımından yetkili bir devlet mahkemesi tarafından verilmiş olmalıdır.
  3. Yabancı mahkeme kararı Türk kamu düzenine aykırı olmamalıdır. Türk hukukunda kamu düzeninin kesin bir tanımı bulunmamakta, her bir uyuşmazlığın niteliğine göre, mahkeme tarafından hususi kamu düzeni incelemesi gerçekleştirilmektedir. Bununla birlikte, özellikle son dönemde Türk mahkemelerinin tenfiz incelemeleri kapsamında kamu düzeni kavramını geniş yorumlamaktan kaçındıkları, istisnai durumlar dışında tenfiz yanlısı bir tutum benimsediklerini söylemek mümkündür.
  4. Yabancı mahkeme, tenfiz borçlusunun, yani kendisine karşı tenfiz istenen tarafın adil yargılanma hakkına riayet etmiş olmalıdır. Bu kapsamda tenfiz borçlusu, hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmış, yargılamada usulünce temsil edilmiş ve yokluğunda hüküm tesis edilmemiş olmalıdır.
  5. Yabancı mahkeme kararı kesinleşmiş olmalı ve kararın kesinleşmiş olduğu o ülkenin yetkili makamları tarafından usulünce onaylanmalıdır (Söz konusu onay yazısı veya şerhinin aslı veya noter apostilli nüshası tenfiz talebi ile birlikte mahkemeye sunulmalıdır).

Tenfiz Davası

Tenfiz alacaklısı yukarıda sıralanan şartların mevcut olduğunu gösterir belge ve her türlü delili tenfiz davasını ikame etmeden önce mahkemeye sunmak üzere hazır etmelidir. Dava dilekçesi ile herhangi bir tenfiz engeli bulunmadığına yönelik maddi ve hukuki argümanlar izah edilmeli; bu kapsamda tenfizi talep edilen mahkeme kararı kısa ve öz bir biçimde mahkemeye aktarılmalıdır. Bu hususlar mahkemenin herhangi bir tenfiz engeli bulunmadığını değerlendirmesi bakımından önem arz etmektedir.

Uygulamada tenfiz yargılamasının ilk derece mahkemeleri nezdinde yaklaşık bir yıl içerisinde tamamlandığı ve tenfiz hakkındaki kararın verildiği görülmektedir. Dayanak belgeler yönünden eksiksiz, maddi ve hukuki argümanlar bakımından ise tatmin edici bir tenfiz başvurusu ile ilk veya ikinci celsede tenfiz kararı alınabilmekte ve ilk derece mahkeme süreci yaklaşık 6 ay gibi bir süre içerisinde tamamlanabilmektedir. İlgili mahkemenin iş yükü ve tenfiz borçlusunun karşı argümanların ağırlığına göre bu sürelerin uzaması da ihtimal dahilindedir.

İlk derece mahkemesinin tenfize ilişkin kararı, öncelikle bölge adliye mahkemesi nezdinde istinaf incelemesine; akabinde ise son merci olarak Yargıtay’da temyiz incelemesine tabidir. İstinaf ve temyiz incelemelerinin her birinin yaklaşık 1 yıl içerisinde tamamlandığı görülmektedir. Yukarıda da belirtildiği üzere ilgili bölge adliye mahkemesi ve Yargıtay dairesinin iş yüküne göre bu sürelerin uzaması mümkündür. İlk derece mahkeme kararının istinaf/temyiz edilmesi kararın icrasını durdurur.

Mahkeme Harçlar ve Diğer Mali Yükümlülükler

Tenfiz davası açacak tarafın, yabancı mahkeme kararına konu, yani ödenmesine hükmedilen meblağın yaklaşık %7’si oranında bir harç ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu harç meblağının ¼’ünün davanın açıldığı esnada ödenmesi mecburidir. Kalan harç tutarı ise yargılama sonunda aleyhine karar düzenlenen taraftan talep edilmektedir. Bununla birlikte, tenfiz talebinin kabulü halinde, tenfiz alacaklısının başta ödemiş olduğu ¼ harç tutarının da davalı tarafından tenfiz alacaklısına ödenmesine hükmedilir.

Mahkeme harcı yanı sıra, Türk mahkemelerinde dava açan, davaya katılan veya icra takibi başlatan yabancı gerçek ve tüzel kişilerin bir teminat gösterme yükümlülüğü bulunmaktadır. Uygulamadaki adıyla bu yabancılık teminatının (caution judicatum solvi) miktarı ilgili mahkeme veya icra dairesi tarafından genellikle karara konu meblağın %15’i ile %40’ı arasında bir tutar olarak belirlenir. Tenfiz alacaklısı, mensubu olduğu ülke ile Türkiye arasında teminattan muafiyete ilişkin bir anlaşma bulunması halinde teminat ödemekle yükümlü olmayacaktır.

Rus Mahkeme Kararlarının Tanınması ve Tenfizi

Rus mahkemeleri tarafından verilen kararların, MÖHUK’ta hüküm altına alınmış ve yukarıda sıralanan tenfiz şartlarını karşılaması halinde Türkiye’de tanınması ve tenfizi mümkündür.

Mütekabiliyet bakımından, Rusya ve Türkiye arasında yabancı mahkeme kararlarının tenfizine ilişkin bir ikili anlaşma mevcut değildir. Ancak, Türk mahkemelerinin Rus mahkeme kararlarının tenfizine hükmettiği bir çok mahkeme kararı bulunmaktadır [1]. Buradan hareketle Rusya ve Türkiye arasında fiili mütekabiliyet bulunduğu sabittir. Ancak tenfize hükmedilen bu kararlara rağmen her bir münhasır tenfiz talebinde Türk mahkemesi tarafından hususi bir mütekabiliyet incelemesi yapıldığı ve bu kapsamda Adalet Bakanlığı’nın ilgili birimine müzekkere gönderilerek mevcut fiili mütekabiliyet durumunun kontrol edildiği görülmektedir.

Rus mahkeme kararının tenfizini talep eden tarafın bir Rus vatandaşı veya Rus menşeili bir tüzel kişi olması halinde sadece yukarıda belirtilen mahkeme harcını ödemesi yeterli olacaktır. Nitekim, Rusya ve Türkiye’nin 1 Mart 1954 tarihli Hukuk Usulüne Daire La Haye Konvansiyonu’nun 17. maddesi uyarınca taraf ülke mensubu gerçek ve tüzel kişiler diğer taraf ülkelerde yabancılık teminatı ödemekten muaf tutulmuştur.

Tanıma ve Tenfiz Davalarında Koruma Tedbirleri

Tenfiz alacaklısı, tenfiz davasını açmadan önce veya tenfiz davası ile birlikte halin icabına göre ihtiyati tedbir veya ihtiyati haciz talebinde bulunabilir. Hiç şüphesiz, icra edilebilir bir karar elde edene kadar geçecek, yukarıda bahsedilen uzun yargılama süreleri göz önüne alındığında, olası bir tenfiz kararının nihai olarak icrasını güvence altına almak isabetli olacaktır. Bu husus, tenfiz borçlusunun malvarlığını elden çıkarma, gizleme, kaçırma riskinin mevcut olduğu durumlarda daha da büyük önem arz etmektedir.

İhtiyati tedbir/haciz başvurularında makul bir sabit harç ödemesi haricinde talepte bulunan tarafın bir masrafı olmamaktadır. Mahkemeler genellikle ihtiyati tedbir/haciz talebinin kabul edilmesi halinde, tedbir/haczin icra edilebilmesi için talepte bulunan tarafın teminat ödemesine karar vermektedir. Bu teminat miktarı uygulamada uyuşmazlık konusu meblağın yani yabancı mahkeme kararına konu meblağın %15’i ile %40’ı arasında bir tutar olarak belirlenmektedir. Teminatın nakden veya banka teminat mektubu şeklinde sunulması mümkündür.

Kaynakça
  • [1] Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi’nin 14.09.2021 Tarihli ve 2021/599 E. 2021/782 K. Sayılı Kararı; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi’nin 28.06.2021 Tarihli ve 2021/267 E. 2021/1283 K. Sayılı Kararı; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi’nin 17.10.2023 Tarihli ve 2022/2298 E. 2023/1086 K. Sayılı Kararı; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi’nin 18.01.2022 Tarihli ve 2021/3417 E. 2022/80 K. Sayılı Kararı; Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11.10.2018 Tarihli ve 2018/313 E. 2018/658 K. Sayılı Kararı; İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21.04.2022 Tarihli ve 2022/118 E. 2022/360 K. Sayılı Kararı; Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07.07.2021 Tarihli ve 2020/347 E. 2021/464 K. Sayılı Kararı; İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17.03.2022 Tarihli ve 2020/484 E. 2022/240 K. Sayılı Kararı; İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11.10.2018 Tarihli ve 2018/44 E. 2018/944 K. Sayılı Kararı.