Haberler & Yayınlar

blog-post
MAY03

#YılmazÜlker #işadamıkararıilkesi #yönetimkurulu #sorumlulukdavası #yayın

İş Adamı Kararı İlkesinin Türkiye’deki Yönetim Kurulu Üyeleri Açısından Önemi ve Türk Hukuku’nda Uygulanabilirliği

İş Adamı Kararı İlkesi

İş adamı kararı ilkesi (business judgment rule) yöneticileri, tedbirli bir yöneticiden beklenen özenle davranmaları koşuluyla sorumluluktan korumayı amaçlayan bir şirketler hukuku ilkesidir. İlke, yöneticilerin bir aksiyon/karar almadan önce gerekli bilgiyi edinmiş olduğunu, iyi niyetle ve şirketin çıkarlarına en iyi şekilde hizmet edeceğine inandıkları kararları, çıkar çatışması içinde bulunmadan aldıklarını karine olarak kabul etmektedir [1]. Uygulamada yöneticileri korumaya yönelik böyle bir karine bulunmadığı takdirde yöneticilere karşı açılabilecek sorumluluk davalarında ortaya çıkan zarardan her halükârda sorumlu tutulma tehdidi altında olacaklarını, bu durumun yöneticilerin karar alırken pasif davranmalarına sebebiyet vereceği ve böylece şirket yönetiminde zafiyet yaratacağı düşünülmektedir.

İlkenin tarihsel olarak ilk kez Amerika Birleşik Devletleri (“ABD”) Louisiana Yüksek Mahkemesi’nin 1829 tarihli Percy v. Millaudon kararında tartışıldığı ifade edilmektedir [2]. Söz konusu uyuşmazlıkta, bankanın hissedarları banka yönetim kurulu üyelerine karşı sorumluluk davası açmış ise de mahkeme kararında “hata, eğer tedbirli bir kişinin yapabileceği türden bir hata” ise yönetim kurulu üyelerinin alınan kararlardan sorumlu tutulmamaları gerektiği belirtilmiştir. Günümüzde iş adamı kararı ilkesi ABD’nin çoğu eyaletinin yanı sıra İngiltere, Avusturalya ve daha birçok gelişmiş ülkenin hukukunda uygulama alanı bulmaktadır.

İş Adamı Kararı İlkesinin Türkiye’deki Yönetim Kurulu Üyeleri Açısından Önemi

Şirketlerinin yönetiminde son derece etkili role sahip olan yöneticiler, çoğunlukla yönetim veya müdürler kurulu çatısı altında gerekli kararları almaya ve bu kararları şirketin menfaatleri için en doğru şekilde icra etmeye yetkili kişilerdir. Alınan kararlar şirketin nakit akışı, büyüme hızı, hisse değeri gibi birçok faktöre doğrudan etkide bulunduğu için şirket açısından yüksek önem arz etmekte ve dolayısıyla yöneticiler bu anlamda büyük sorumluluk altında bulunmaktadır. Karar almak çoğu zaman birçok iyi alternatif arasından en doğru olanı belirlemek anlamına geldiğinden, bu süreç son derece risklidir. Öyle ki, verilen kararın neticesi faydalı olduğunda şirketin başarısı; netice olumsuz olduğunda ise sadece yöneticilerin başarısızlığı olmaktadır. Özellikle Türkiye ekonomisinin son yıllarda Covid-19 pandemisi, küresel ve yerel enflasyon, jeopolitik riskler vb. birçok öngörülemeyen durum ve krizle karşılaştığı dikkate alındığında, Türkiye’deki yönetim kurulu üyeleri açısından iş adamı kararı ilkesi, hukuki sorumluluk bakımından daha da önem kazanmaktadır.

İş Adamı Kararı İlkesinin Türk Hukuku’nda Uygulanabilirliği

Anonim şirketlerin yönetimi, yetki devredilmediği müddetçe yönetim kurulu tarafından gerçekleştirilir. Yönetim kurulu, genel kurulun yetki alanına bırakılmış hususlar dışındaki bütün konularda karar almaya yetkilidir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) madde 365 uyarınca yönetim kurulu, sınırları kanunun emredici hükümleriyle belirlenmiş alanda şirketi yönetme yetki ve görevine sahiptir.

TTK’nın 369. maddesi uyarınca, yönetim kurulu üyeleri, görevlerini tedbirli bir yöneticinin özeniyle yerine getirmek ve şirketin menfaatlerini dürüstlük kurallarına uyarak gözetmekle yükümlüdür. Her ne kadar maddenin kendisinde iş adamı kararı ilkesine doğrudan bir atıf bulunmasa da, madde gerekçesinde “…Tedbirli yönetici ölçüsü, yönetim kurulu üyesinin kurumsal yönetim ilkelerine uygun olarak ‘işadamı kararı’ verilebileceğini kabul eder ve riskin bundan doğduğu hallerde üyenin sorumlu tutulmaması esasına dayanır…” denerek tedbirli bir yönetici özeniyle davranan yöneticinin, riskin bundan doğduğu hallerde sorumlu tutulmaması gerektiği belirtilmiştir. Keza 6762 sayılı mülga TTK’daki (“ETTK”) -Yargıtay tarafından son derece sert yorumlanan- “basiret” kavramından TTK’da uzaklaşılması da [3], yürürlükteki kanunda yönetim kurulu üyelerinin özen ölçüsünde iş adamı kararı ilkesinin dikkate alındığını göstermektedir [4].

Her ne kadar madde gerekçesinde iş adamı kararı ilkesine atıfta bulunulsa da, Türk mahkemeleri bugüne dek kararlarında iş adamı kararı ilkesine atıf yapmaktan imtina etmiştir. Bu kapsamda yönetim kurulu üyelerinin sorumluluk sınırları, TTK madde 553 ışığında şirket esas sözleşmesi ve kanuna uygunlukla çizilmektedir.

Özetle, iş adamı kararı ilkesinin Türk mahkemeleri tarafından istikrarlı bir şekilde gözetilmesi, yöneticilerin ve dolayısıyla şirketlerin yerel ve global arenadaki yatırım ve işbirliklerinde, ilkenin uygulandığı ülkelerdeki yöneticilere paralel bir şekilde daha cesur hareket etmeleri açısından teşvik edici olacaktır.

Kaynakça
  • [1] Hacımahmutoğlu, Sibel. “İşadamı Kararı mı Yoksa Ticari Muhakame Kuralı mı?”. Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi, C.30, (2014). S.99-145.
  • [2] https://news.mobar.org/verdict-on-business-judgment-rule/#12
  • [3] ETTK döneminde özenin ölçüsünde Yargıtay tarafından kriter olarak kullanılan “basiretli tacir” kavramı artık terkedilmiştir. ETTK madde 320’de öngörülmüş bulunan “basiret” ölçüsüne bilinçli olarak yer verilmemiştir. Bunun nedeni olarak Yargıtay’ın basiretli iş adamı ölçüsünü sert, hatta aşırı denilebilecek beklentilerle tanımlamış olması gösterilmiştir.
  • [4] Özdemir, Semih. İş Adamı Kararı İlkesi ve Türk Hukukunda Uygulanabilirliği. Ankara, 2017. S.188.