Haberler & Yayınlar

blog-post
EKİ15

#YılmazÜlker #YasalFaizOranları #AYM #Enflasyon #Yayın

Sporcuların İmaj Haklarının Vergisel Rejimi

Giriş

Günümüzde sporcuların imajı, yalnızca sportif performansla sınırlı kalmayıp, önemli bir ekonomik değer taşıyan varlık haline gelmiştir. “İmaj hakları”, sporcuların isim, görüntü, ses, imza gibi kişisel unsurlarının ticari amaçla kullanılmasını kapsar. Bu haklar, hem kişilik haklarının bir uzantısı hem de maddi bir malvarlığı unsuru olarak kabul edilmektedir. İmaj haklarının lisanslanması, reklam ve sponsorluk sözleşmeleriyle veya özel imaj şirketleri üzerinden yürütülmesi, vergi hukukunda yeni ve karmaşık sorular doğurmaktadır.

Hukuki Çerçeve

İmaj hakları, Türk hukukunda bağımsız bir fikrî mülkiyet kategorisi olarak tanımlanmamakla birlikte, kişilik hakkının bir görünümü olarak kabul edilmektedir. Nitekim bir sporcunun isminin, görüntüsünün veya sesinin izinsiz kullanımı, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (“TMK”) 24 ve 25’inci maddeleri kapsamında kişilik hakkı ihlali oluşturur. Bununla birlikte, sporcular bu kişisel unsurlar üzerinde ekonomik tasarruf yetkisini kullanarak, imaj haklarını lisans sözleşmeleri, sponsorluk veya reklam anlaşmaları aracılığıyla devredebilmekte ve bunlardan gelir elde edebilmektedir.

Uygulamada, üst düzey sporcular bu hakları doğrudan kullanmak yerine bir “imaj hakları şirketi” kurarak, hakların ticari işletme vasıtasıyla değerlendirilmesini tercih etmektedir. Bu yapı, hem kişisel gelirlerin yönetimini kolaylaştırmakta hem de vergisel avantajlar sağlayabilmektedir. Ancak, imaj hakları şirketlerinin yalnızca vergisel amaçla kurulması hâlinde, söz konusu yapıların meşru olmayan vergiden kaçınma ya da vergi kaçırma olarak değerlendirilmesi mümkündür. Bu nedenle, imaj haklarına ilişkin hukuki işlemlerin ekonomik gerekçeye dayalı olması büyük önem taşımaktadır.

Uluslararası Vergi Düzenlemeleri

Sporcuların imaj haklarından elde edilen kazançlar, belirli durumlarda birden çok ülkenin vergilendirme yetkisi kapsamında değerlendirilebilmektedir. Örneğin, Sporcunun mukim olduğu ülke ile sponsorluk sözleşmesine taraf şirketin mukim olduğu ülke farklı olabileceği gibi, imaj haklarını yöneten şirketin üçüncü bir ülkede kurulmuş olması da mümkündür. Bu durumda, ilgili ülkeler arasında imzalanmış çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları (“ÇVÖA”) devreye girmekte ve bu anlamda vergilendirme yetkisi OECD Model Vergi Anlaşması hükümleri ve yorumları çerçevesinde açıklığa kavuşturulmaya çalışılmaktadır.

OECD Model Anlaşması’na göre, imaj haklarının devrinden elde edilen kazançlar genellikle 12. madde kapsamında “gayri maddi hak bedeli” (“Royalty”) olarak değerlendirilir. Buna karşılık, gelir bir sportif performansla doğrudan bağlantılı ise, 17. madde (“Entertainers and Sportspersons”) uyarınca “sporcuların ve sanatçıların gelirleri” kapsamında kaynak ülkede vergilendirilebilir. Ayrıca, imaj haklarının kullanımı bir hizmet sağlama unsuru içeriyorsa, bazı durumlarda 7. madde (“Business Profits”) kapsamında olduğu sonucuna ulaşılabilir. Bu ayrım, özellikle yurt dışında faaliyet gösteren sporcuların veya yabancı kulüplerle sözleşme yapan Türk sporcular ile Türkiye’de faaliyet gösteren yabancı sporcuların vergisel durumunu doğrudan etkilemektedir. Yanlış nitelendirme ve uygulama, çifte vergilendirme sonucuna veya vergiden kaçınma ya da vergi kaçırma iddialarına yol açabilmektedir.

Türk Vergi Mevzuatı

Türkiye’de imaj haklarının vergisel rejimi, özellikle 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu (“GVK”), 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu (“KVK”), 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu (“KDVK”) ve 7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu (“VİVK”) hükümleri çerçevesinde belirlenmektedir.

GVK uyarınca sporcuların kazançları esas itibarıyla “ücret” niteliğindedir. Ancak, imaj hakkının devrinden veya lisanslanmasından elde edilen gelir, bağımsız nitelikte bir faaliyet sonucu doğuyorsa, “gayrimaddi hak bedeli” veya “serbest meslek kazancı” olarak değerlendirilebilir. Bu durumda, elde edilen gelir için stopaj ve beyan yükümlülükleri farklılaşmaktadır. Eğer imaj hakları bir şirket tarafından yönetiliyorsa, bu gelirler kurum kazancı kapsamında değerlendirilir. Ancak, ekonomik temelden yoksun biçimde kurulan imaj şirketleri, idare tarafından “peçeleme işlemi” olarak nitelendirilebilmektedir. Ayrıca, imaj hakkının devri veya lisanslanması ticari bir faaliyet olarak değerlendirildiğinden, bu işlemler KDV’ye tabidir. Sporcunun vefatı hâlinde, imaj haklarının miras yoluyla devri, VİVK kapsamında vergilendirilebilir; bu durumda, hakların parasal değerinin tespiti önem taşır.

Değerlendirme

İmaj hakları, kişilik hakkının malvarlığına yansıyan yönü olarak giderek önem kazanmaktadır. Sporcuların, markalaşma süreçlerinde ve sponsorluk faaliyetlerinde bu haklardan doğan kazançları, hem ekonomik hem de hukuki nitelikleri itibarıyla ayrıntılı bir vergisel değerlendirmeyi zorunlu kılmaktadır.

Uygulamada, imaj haklarının ticarileştirilmesi ile vergiden kaçınma arasındaki sınırın belirsizleşmesi, hem idare hem de mükellef açısından ciddi riskler doğurabilmektedir. Bu nedenle, sporcuların, menajerlerin ve kulüplerin, imaj haklarına ilişkin sözleşmeleri hazırlarken gelir türünü, vergisel yükümlülükleri ve uluslararası anlaşmaların etkilerini açık biçimde belirlemeleri gerekmektedir.

Sonuç olarak, imaj haklarının ticarileştirilmesi sürecinde hukuki güvenliğin ve vergisel öngörülebilirliğin sağlanabilmesi için; hem mevzuat düzeyinde açık tanımların yapılması hem de idarenin uygulamasında OECD standartlarıyla uyumlu bir yaklaşım benimsenmesi önem arz etmektedir. Sporcular, kulüpler ve ticari ortaklar açısından bu süreçlerin profesyonel vergi danışmanlığı ve hukuki rehberlik eşliğinde yürütülmesi, ileride doğabilecek çifte vergilendirme, usulsüzlük ve cezaî risklerin önlenmesi bakımından zorunludur.

Yukarıda yer verilen açıklamalar, YılmazÜlker Avukatlık Bürosu’nun ("YılmazÜlker”) konuya ilişkin genel değerlendirmelerini yansıtmakta olup, herhangi bir hukuki görüş veya danışmanlık hizmeti niteliği taşımamaktadır. Bu kapsamda belirtilen hususlara dayanarak işlem yapılmadan önce, somut olayın özellikleri dikkate alınarak profesyonel hukuki destek alınması tavsiye olunur. YılmazÜlker’e işbu belgenin içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz.